16 Mart 2010 Salı

Siyonistlerin Osmanlı Topraklarında Düzenlediği Provokasyon: Arap Ulusçuluğu


Osmanlı İmparatorluğu, Filistin sorununun öncesine kadar kendi sınırları içinde müslüman halkın birliğini sağlamış bir devlet yapısı sergiliyordu. Türk, Arap, Kürt gibi değişik kökenlere mensup insanlar, aralarında bir sorun çıkmadan asırlar boyu İmparatorluk çatısı altında yaşamışlardı.
Siyonistlerin Filistin'e göz koymalarının ardından sistemli bir şekilde ayrılıkçılık hareketlerinin kışkırtıldığı bir dönem başladı. Bu politikanın mimar kadrosu, mason ve Siyonistlerden oluşuyordu. Siyonist yazar ve siyasetçilerin sürekli olarak ırkçılık duygularını körüklemesiyle Araplar haklarının yeterince korunmadığına inandırılarak, Osmanlı'ya karşı ayaklanmaları sağlandı. Yakup Dav ve benzeri Siyonist oryantalist düşünürler, ırkçı Arap milliyetçiliğinin İslam'a ters düşmediği gibi mesnetsiz iddialar ortaya atarak, fikirlerini ispatlamaya çalıştılar.
Siyonistlerin, ırkçılığı ve ırkçıları desteklemesinin altında yatan asıl nedenin, Arapları ve Türkleri birbirlerine karşı kışkırtarak Filistin'deki Osmanlı engelini ortadan kaldırmak olduğu gayet açıktı.
Fransız ve İngilizlerin I. Dünya Savaşı sırasında, Arapları Osmanlılara karşı kışkırtarak savaştırmasıyla, Siyonistler bir aşama daha ilerlemiş oldular. Basit vaatlerle satın alınan bazı Arap liderlerin halkları ise mandater güçlerin uydusu olmaktan kurtulamadılar.


Dönemin Süper Gücünden Siyonizme Destek:Balfour Deklarasyonu
Dünya Siyonist Örgütü'nün lideri olan Chaim Weizmann, İngiltere daha Filistin'e yerleşmeden önce şu önemli açıklamayı yapmıştı:
"Rahatça söyleyebiliriz ki, eğer Filistin İngiltere'nin nüfuz alanına girer de, İngiltere de orada kendisine bağlı bir Yahudi toplumunun oluşmasına olanak sağlarsa, yirmi ya da otuz yıl içinde oraya bir milyon belki daha fazla Yahudi toplarız." (Trial and Error: The Autobiography of Chaim Weizmann, Chaim Weizmann, sf.49)

Siyonist lider Chaim Weizmann ve İngiltere Başbakanı Lloyd George, Yahudi Devleti'nin kurulabilmesi için sık sık biraraya geliyorlardı (Sağda) Yahudi halkı için bir yurt hazırlamayı vaat eden, İngiliz Dış İşleri Bakanı Balfour (Solda)
İngilizler, Arapları bir devlet altında toplayacaklarına inandırarak, Osmanlı'ya karşı ayaklanmaya ikna ettikleri dönemde, aynı bölgede Yahudilere bir yurt vermeyi vadeden Balfour Deklarasyonu'nu yayınladılar.
Balfour Deklarasyonu'nun hazırlanmasında başrolü oynayan Siyonist lider Chaim Weizmann, İngiltere Deniz Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill, Dış İşleri Bakanı Arthur Balfour ve Başbakan David Lloyd George gibi politikacıların yakın dostuydu.
Weizmann ve diğer Siyonist liderler, Filistin'de Yahudiler için bir bölge ayrılması yerine, bütün Filistin'in Yahudi Devleti olması için İngiltere Hükümeti'ne bir uyarı mektubu gönderdiler. İngiliz kabinesinde yoğun tartışmalara neden olan bu muhtıradan sonra ortak bir karara varıldı. İngiliz Dış İşleri Bakanı Balfour, 2 Kasım 1917'de İngiltere Siyonist Dernekleri Başkanı Lord Rothschild'e, daha sonra Balfour Deklarasyonu adını alacak bir mektup yazdı:
"Majestelerinin hükümeti, Filistin'de Yahudi halkı için bir milli yurt oluşturulmasını uygun karşılamaktadır ve bunun gerçekleşmesi için her türlü çabayı harcayacaktır." (Documents and Readings in the History of Europe Since 1918, Walter C. Langsam, sf.377)
Bu kararla, Arapların İngilizlere olan bağlılığının sarsılma ihtimali belirdi. Fakat, izlenen yeni bir politikayla bu sorun halledildi. İngiltere ve müttefikleri, Arapları büyük bir devlet altında birleştireceklerine inandırdılar. Öte yandan, 1919'da yapılan resmi bildirimde, Filistin'e göçü destekledikleri de belirtilerek şöyle dendi:

Siyonistlere verdiği büyük destek ile tanınan Lord Balfour, İsrail'de ilk kurulan üniversitelerden biri olan Hebrew Üniversitesi'nin açılışına da katılmıştı.
"Siyonizm hareketinin liderleri, Siyonizmin başarısını, Araplarla dostluk ve iş birliği yaparak sağlamaya kararlıdırlar ve böyle bir teklif de kenara atılacak bir teklif değildir." (The Arab-Israeli Conflict, John Morton Moore, cilt 3, sf.34)
Bu vaat ile ikna edilen Arap liderleri ile Siyonistler arasında bir iş birliği kuruldu.
"İngiltere'nin arzu ettiği Arap-Yahudi iş birliği, Hicaz Arap Devleti adına Emir Faysal ile Dünya Siyonist Örgütü lideri Chaim Weizmann arasında, 30 Ocak 1919'da Londra'da imzalanan bir anlaşma ile gerçekleşti." (The Arab-Israeli Conflict, John Morton Moore, cilt 3, sf.34)
Bu anlaşmada, Arap Devleti ile Filistin arasındaki sınırın tespit edileceği söylenerek, Filistin'in tamamen Yahudi toprağı olduğu belirtilmiş ve Filistin adına muhatap olarak da Chaim Weizmann kabul edilmişti. İngilizlerle iş birliği içinde olan Emir Faysal, Siyonistlerle de çok yakın ilişkiler kurmuştu. Emir Faysal bu yakınlığını ABD'nin Paris Konferansı'ndaki temsilcisi ve Dünya Siyonist Örgütü'nün önde gelen üyelerinden Felix Frankfurter'e 3 Mart 1919'da yazdığı mektupta şöyle dile getiriyordu:
"...Yahudi hareketi milli bir harekettir ve emperyalist değildir. Bizim hareketimiz de millidir ve emperyalist değildir. Suriye'de her ikimize de yer vardır. İki hareketten hiçbiri, diğeri olmadan gerçek bir başarıya ulaşamaz." (The Arab-Israeli Conflict, John Morton Moore, sf.43)
Bu dostluğun aldatmacadan başka bir şey olmadığı, hemen bir yıl sonra başlayan ve günümüze kadar süren, boyutları katliamlara kadar varan çatışmalarla ortaya çıktı. İngiltere, Filistin'e teşvik ettiği Yahudi göçüyle bu bölgeyi vaat etmiş olduğu büyük Arap devletlerinden ayırmış oluyordu. İleri aşamada ise aralarında hiçbir dil, din ve ırk farkı olmayan Arapları, parçaladığı Ortadoğu'da yapay sınırlar arasında dağıttı. Bu şekilde Siyonist çıkarlarını koruyan İngiltere, Arap bağımsızlığını engellediği gibi, Müslümanların yaşadığı Filistin topraklarını da İsrail yayılmacılığına hazır hale getirmiş oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder