Masonların dünya üzerinde bu denli güçlü ve etkili olmalarının nedeni, sağlam bir emir komuta zincirine sahip olmalarıdır. Bu sistemin en büyük özelliği gizliliğidir. Her masonik loca ve derece yalnızca kendisine verilen emirleri yerine getirir. Kurulan derece sistemi sayesinde, her locanın yalnızca en üst kademesindekiler, masonluğun genel stratejisini bilebilir.
Masonluğu en tehlikeli hale getiren yönü, faaliyetlerini büyük bir gizlilik içinde yürütmesidir. Bu yöntem nedeniyle sokaktaki insan, masonik faaliyetlerin içyüzünü fark edemez. Tek bir noktadan yönlendirilen, fakat tesadüf süsü verilen olaylara ancak çok dikkatli bir inceleme ile bakılırsa, var olan bağlantılar hissedilebilir.
"Bize verilen sırları, kalbimizin en derin köşelerinde saklamalıyız. Bir ölü kadar sessiz, bir mezar kadar ketum olmalıyız." (Mimar Sinan Dergisi S. 7, Sf. 14)
Masonluğu eğer masonlara sorarsak, alacağımız cevap, "Masonluğun bir hayır ve yardımlaşma kurumu olduğu" şeklinde olacaktır. Türkiye'de de masonluk, Türk Yükseltme Cemiyeti adı altında kurulmuştur.
Herşeyden önce masonlar, kendi üyelerine mahsus olarak çıkardıkları yayınlarda devamlı gizlilik, ketumiyet ve sırları açıklamamaktan bahsederler. Masonluğa yeni giren birisi ile mason üstadı arasındaki şu diyalog, bu gizliliğin önemini ortaya koymaktadır:
"Büyük Üstad: Önce sizden bir şeref sözü isteyeceğim, aramıza alınsanız da alınmasanız da, burada görüp işittiklerinizi dışarıda hiç kimseye açıklamayacağınıza söz verir misiniz?
... Uçları size çevrilmiş bu kılıçlar yemininizi çiğnerseniz, masonluğun sizden nasıl öç alacağını ve aynı zamanda çekeceğiniz vicdan azabını göstermektedir." (Türkiye Büyük Mason Locası, Birinci Derece Tüzüğü, sf. 35)
Acaba bir hayır kurumu, niçin bu derece şiddetli bir şekilde çalışmalarını gizlemektedir? Ortaya çıkmasından korkulan şey nedir? Başka bir masonik kaynakta da şunlar yazmaktadır:
"Sembolleri ve localarda geçen olayları, tartışmaları açıklamak ahlak dışı bir harekettir; yemine ve davaya ihanettir." (Büyük Şark Dergisi, s.11, sf.12)
Demek ki, masonların ortaya çıkmasından çekindikleri bazı sırları vardır. Ve bundan dolayı gizliliği bir prensip haline getirmişlerdir. Bir mason yemininde, bu sırların önemi şöyle vurgulanır:
Yine söz verir ve şerefim üzerine yemin ederim ki, bu sırları, hareketli veya hareketsiz hiçbir şeyin üzerine yazmayacak, basmayacak, kazımayacak, işaretlemeyecek, resmetmeyecek, kesmeyecek veya elimden gelip gücüm yettiğince de başkalarına yaptırtmayacak, yapmalarına engel olacak, yapmalarına göz yummayacağım ki, bu hareketli ve hareketsiz şeyler üzerinde herhangi bir kelime, hece, harf, işaret veya şekil, yahut bunların en küçük bir izi bile, benim ihmal veya liyakatsizliğimden dolayı sırlarımız ile misterlerimizin usulsüz olarak bir başkasının okuyup anlamasına, öğrenmesine, ortaya çıkarmasına sebep olmasın." (Çırak, 2.Derece Ritüeli, Tanju Koray, sf.32-33)
Fakat masonlar, dışarıya karşı, gizli bir örgüt olduklarını dahi kabul etmezler. Bu konuda yapılmış bir röpörtajda Türkiye'deki mason üstadlardan Şekür Ökten şöyle diyor:
"Derneğimiz, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre faaliyette bulunur. Gizli değildir. Bizim hiçbir toplantımız ve merasimimiz gizli değildir."
Üstad vekili Halil Mülküs ise şöyle demektedir:
Mason Prens Frederic ve yanında yüksekdereceli masonlara ait el yazması bulunan kitap. |
Kendisini bir hayır kurumu olarak tanımlayan masonluğun iç yüzü incelendiğinde, Yahudi mistisizminden kara büyüye kadar pek çok sapkın inancı içerdiği ve törenlerinin bunlardan kaynaklandığı görülür. |
Masonların yalnızca kendi üyeleri için çıkardıkları kaynaklara baktığımızda ise, durumun farklı olduğunu görürüz. Bu kaynaklarda masonluğun gizliliği önemle vurgulanır:
"Arılar, karanlık olmazsa çalışamazlar... Sol elinizin yaptığını sağ eliniz bilmesin. Gizliliğin sayılamayacak çok etkileriyle ilgili olarak ve daha büyük şeylerle alakalı olarak sembollerin gizemli işlevleri vardır." (Şakül Gibi, 3/25 sf.20)
Masonların eşleri dahi bu sırları öğrenemezler. Mason dergisi Şakül Gibi'de masonlar ve eşleri arasında, Tekris (masonluğa giriş töreni)den itibaren başlayan sır perdesi şöyle anlatılıyor:
"Sırlarımızı kimseye söylememeye yemin etmedik mi? Tekris dönüşü evde eşinin meraklı sorularına cevap vermemek ve bu yüzden onunla aramızda ebediyen açılmayacak bir sır perdesi oluşturmak hangimizin hoşuna gitti? Kendilerine bile emanet edemediğimiz sırları nasıl olup da öğrenip muhafaza edecekler?" (Şakül Gibi s.24 c.3 sf.7)
Masonluğun dışarıya karşı takındığı hayır kurumu maskesinin altında yatan gerçek ortaya çıktığında, yeni mason bir seçim yapmak durumunda kalır. Masonluğa bu maskeye kanmış olarak katılan kişi, ya masonluğun ilkelerini kabul eder ya da masonluk dışı bırakılır. Mason dergisi Mimar Sinan, bu hayır kurumu maskesine kanarak gelen fakat sonra "hayal kırıklığına" uğrayan acemilerin toplantılara gelmeyi aksatmalarını şöyle anlatıyor:
"Masonluğu bir yardım kuruluşu olarak görüp bu tür çalışmaları bulamayınca hayal kırıklığına uğramak devamsızlığın başlıca nedeni oluyor..." (Mimar Sinan s.30 sf.11 1979)
Masonların gizledikleri gerçekler ise, kendi deyimleriyle bunlara hazırlıksız olanlar için "yıkıcı ve şaşırtıcı" olabilmektedir. Bu doğru bir tesbittir. Gerçekten bir insanı, birdenbire Allah inancından, milli kimliğinden ayırmak, materyalist yapmak kolay değildir. Bu, ancak yavaş yavaş verilecek bir telkinle mümkün olabilir.
Tarihi belgelere dayanılarak hazırlanan bir Hollywood filmi olan, "From The Hell" (Cehennemden Gelen) de, tarihin en acımasız seri katillerinden biri olan Karındeşen Jack ile masonların bağlantısı gözler önüne serilmektedir. |
Yukarıda, bu filmde yer alan masonik ritüellerden bölümler görülmektedir. Mason localarında yapılan törenler bir tür ayin niteliği taşır. Masonluğa yeni kabul edilenler için düzenlenen tekris törenlerinin ise masonik ritüeller arasında önemli bir yeri vardır. |
Bu noktada şunu da belirtmek gerekir ki, masonların birçoğu gerçekten ne tür emellere hizmet ettiklerini bilmemektedirler ve sadece bir hayır ve dayanışma kurumu içinde olduklarını sanmaktadırlar. Masonluğun asıl amacını bilenler, çok daha az sayıdadır. Dolayısıyla, kitap boyunca masonluğun dünya düzenindeki etkisinden söz ederken, tüm masonları bunlardan sorumlu tutmak doğru olmayacaktır. Bu kitabı hazırlarken bir amacımız da, bu teşkilatın iç yüzünü bilmeyenlere gerçekleri göstermek, aslında yanlış bir felsefenin içinde olduklarını ortaya koyarak, gerçeği görebilmelerini sağlamaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder