16 Mart 2010 Salı

İsrail'in Lübnan Üzerindeki Oyunu: İç Savaş


1975 yılında Lübnan'da değişik gruplar arasındaki hassas dengelerin İsrail aracılığıyla sarsılması iç savaşı getirdi. Önceleri Ortadoğu'nun finans ve ticaret merkezi durumunda olan Lübnan'da istikrar, bu olayla bozuldu. İç savaş, Lübnan'da her azınlığın kendisine ait, ancak dışarıdan yönlendirilmeye son derece uygun küçük ve zayıf bölgeler doğurdu. Bu bölgelerin çoğu, iç savaş sırasında destek aldıkları İsrail'in güdümüne girdiler.

İsrail Lübnan'ı parçalayabilmek için, ülkedeki en güvendiği isim olan Cemayel'e destek vererek, onu Lübnan Başbakanlığı'na getirdi.
Lübnan'da iç savaşın görünüşteki sebebi, Ürdün'e sığınmış olan Filistinlilerin, Kral Hüseyin tarafından buradan çıkarılmaları ve sonuçta Lübnan'a yerleşmeleriydi. Bu olay İsrail'in Lübnan'ı işgal etmesi için sistemli olarak planlanmıştı. İsrail tarafından, Lübnan'ı Müslümanlarla paylaşmamaları gerektiğine ikna edilen birtakım radikal Hıristiyan gruplar, Filistinlileri Lübnan'dan çıkarmak için mücadeleye girdiler. Lübnan'daki Müslümanların amacı ise, Lübnan ordusundaki Hıristiyan nüfuzunu kırmak ve Hıristiyanlarla eşit haklar elde etmekti. Filistinlilerin amacı da, iç savaştan yararlanarak, sadece Lübnan'ı değil, bütün Arap ülkelerini Filistin sorununa duyarlı hale getirmekti. Mücadele eden gruplar, Müslümanlar ve Hıristiyanlar gibi gözükse de, gerçekte bunlardan başka gruplar da savaşa dahildi. Ayrıca Hıristiyanlar ve Müslümanlar kendi aralarında da parçalanmışlardı. Pierre Cemayel komutasındaki Falanjist Parti, Velid Canbolat'ın komuta ettiği Dürziler, Camille Chamun'un Milliyetçi Liberal Partisi ve Saad Haddad'ın Hür Lübnan Kuvvetleri başlıca güçlerdi. Müslümanlar da Şii ve Sünni olmak üzere ikiye ayrılıyordu.
Hıristiyanlara çok fazla imtiyaz verilmesi kısa sürede azınlıkların iç hesaplaşmasına dönüştü. Bu aşamada İsrail kuvvetleri zaman zaman Lübnan sınırına tecavüz etmeye başladı. Lübnan ordusunun da gruplara ayrılarak çatışmalara dahil olduğu sırada Suriye kuvvetleri Lübnan'a girdi. Koyu bir İsrail ve ABD aleyhtarı görünümündeki Suriye'nin Lübnan'a müdahalesi ise, gerçekte İsrail'in planının bir parçasıydı.
İç savaş sırasında tarafların silah ihtiyacı duymaları, İsrail'in bu gruplarla doğrudan ilişki kurmasını sağladı.
"Camille Chamun'un adamlarından biri, bir İsrailli ile temas kurarak, silah temin etti. Fakat 1975 yazında çarpışmalar şiddetlenince, hem sayı ve hem de ateş gücü olarak daha fazla silaha ihtiyaç duyuldu. Chamounlar giderek İsrail'e daha bağımlı hale geldiler. 1976 yılı başlarında Camille Chamun ile İsrail Başbakanı İzak Rabin buluştular. Bu buluşmada birtakım anlaşmalar da yapıldı. Buna göre İsrail, Hıristiyanlara tanksavar ve diğer silahları vermeyi kabul etti. Ayrıca Hıristiyan kuvvetleri İsrail'de eğitilecekti." (Fire in Beirut-Israel's War in Lebanon with PLO, Dan Bavly-Eliahu Salpeter, sf.44)
İsrail'in kontrolündekiler sadece Chamoun'un grubu ile kısıtlı değildi. Cemayellerin Falanjist milisleri ile İsrail arasında da çok sıkı ilişkiler vardı. Beşir Cemayel'in İsrail bağlantısı henüz Amerika'dayken CIA aracılığıyla sağlandı.

İsrail, Filistinlilere karşı Lübnan milisleri ile işbirliği yaptı. Resimde Haddad ve Ariel Şaron birlikte görülmekte.
"Beşir Cemayel'in adı CIA ajanlarının listesinde yer alıyordu. Lübnan Savaşı çıkmadan önce 70'li yılların başında CIA tarafından Washington'da bir avukatın yanında staj yaparken işe alınmıştı. 1976'da Falanjist Milislerin yönetimini ele aldığında derece atladı. CIA, onun gönderdiği raporlara daha fazla para ödemeye başladı. Bu uzun ortaklıkta William Casey, Beşir için 10 milyonluk bir yardım sağladı. Beşir Lübnan'a Bakan olduktan sonra Casey onun adını hemen CIA listesinden sildi. Amaç genç liderin geleceğini mahvetmemekti." (Arabies, Ekim 1988)
Bu olaydan iki yıl önce Mossad, Falanjist Milisleri ile de ilişki kurmuştu.
"Mossad ve Aman (Mossad'ın askeri istihbaratı) 8 yıl süreyle Lübnanlı Hıristiyan Falanjistlerle sağlam bağlantılar kurdu. İlk ilişki 1974'de kuruldu. Lübnanlı Hıristiyan liderler Camille Chamun ve Pierre Cemayel'i Yahudi Devleti'yle ilişkiye geçmeye ikna eden, kendisinin de İsrail'le gizli diplomasisi olan Ürdün Kralı Hüseyin'di. Chamun ve Cemayel'in İsrail Başbakanı Rabin'le uzun görüşmeleri oldu. Cemayel'in küçük oğlu Beşir Cemayel Mossad'ın özel ilgisini çekiyordu. Beşir avukattı ama kanun tanımazlığı ve caniliğiyle meşhurdu." (Every Spy a Prince, Dan Raviv-Yossi Melman, sf.264-265)
Mossad, Falanjistlere verdiği destekle, "böl-yönet" stratejisi doğrultusunda bir adım daha ilerledi. Bunun sonucunda elde ettiği, Lübnan'da radyo istasyonu kurma hakkıyla da, istihbaratını sağlamlaştırma fırsatını buldu.
"Mossad'ın, 1975-1976 Lübnan iç savaşında Falanjistlerin başarı elde etmesini sağlamasından sonra, Lübnan'da yeni bir istasyon kurmasına izin verildi. Bu istasyona Jounieh Limanı'nda bir radyo alıcısı da dahildi. İsrail aynı zamanda güçlenen FKÖ'yü bastırmak ve kuzey sınırını korumak için kendi Lübnan ordusunu kurdurdu. Bu ordunun adı Güney Lübnan Ordusu'ydu ve yöredeki Hıristiyanlar tarafından idare ediliyordu.
Bu ordunun eğitiminden, araç gerecinden, maddi ihtiyaçlarından ve kıyafetinden İsrail'in askeri istihbarat örgütü Aman sorumluydu. Ayrıca Kuzey Lübnan'dan gelen Falanjistler de İsrail ordusunda Mossad ve Shin Beth tarafından eğitiliyorlardı; özellikle istihbarat ve soruşturma yöntemleri konusunda. Falanjistlerin İsrail'in yardımıyla kurdukları küçük Güvenlik ve İstihbarat Servisinin Başkanı Eli Hobeika'ydı. Hobeika, Aman ve Mossad'ın Falanjistlerle kurduğu ilişkinin kilit adamıydı. Bu ilişki kendisine birçok avantajlar sağlıyordu... Lübnanlı Falanjistler kolaylıkla İsrail'in dostu oldular, çünkü onlar da Müslümanlara düşmandılar. " (Every Spy a Prince, Dan Raviv-Yossi Melman, sf. 265-266)
Falanjistlerin lideri Beşir Cemayel, yaptığı hizmet karşılığında İsrail'in silahları ve tanklarının desteğiyle Lübnan Başkanlığına getirildi.
"Beşir Cemayel, 1982 Ağustosu'nda İsrail silahlarının gölgesinde Lübnan Devlet Başkanı seçildi." (Kader Üçgeni, Noam Chomsky, sf.225)

Ortadoğu'nun finans ve ticaret merkezi durumunda olan Beyrut, iç savaş sonrası tam bir yıkıma uğradı. 5 milyar dolarlık maddi zarara neden olan çatışmalar arkasında 70 bin ölü bıraktı. İç savaşı başlangıçta gizlice yönlendiren İsrail'in Lübnan'ı işgal etmesiyle, Beyrut tam bir hayalet şehir halini aldı.
"İsrail, Falanjist iş birlikçilerine ve İsrail silahlarının gölgesi altında seçilmiş Falanjist hükümete sempati ile bakmakta ve garezden uzak bir tutum takınmaktadır." (Kader Üçgeni, Noam Chomsky, sf.302)
Falanjistlerin çarpıştığı Dürziler de gerçekte İsrail'in müttefiğiydi. Böylece İsrail, desteklediği bu değişik grupları birbirleriyle savaştırdı. Sonuçta bu küçük Ortadoğu ülkesi kana bulandı, yönetimi ise tamamen İsrail'in eline geçti. Niçin savaşa başladıklarını bile unutmuş etnik gruplar, galibin yalnızca İsrail olduğu bir savaşın figüranları oldular.
"İsrail ordusunda Yahudiler dışında görev yapma hakkına sahip tek cemaat Dürzilerdir. İsrail ve Lübnan Dürzileri birbirlerine çok bağlıdırlar." (Cumhuriyet, 25 Ağustos 1983)
"Dürzilerin büyük bir bölümü İsrail ordusunda görev yapıyorlar. 1948'de kurulmasından beri İsrail'e hep sadık kaldılar. İsrailliler Golan'ı alınca Hıristiyan ve Müslüman tüm Suriyeli halk Damas'a göç etti. Sadece İsraillilerle çok iyi anlaştıkları belli olan Dürziler yerlerinde kaldılar." (Les Murailles d'Israel, Larteguy, sf. 92)


İsrail'in Lübnan'ı Birinci İşgali (1978)
Lübnan'da istediği ortamı hazırlayan İsrail, 14-15 Mart 1978 gecesi tanklar, uçaklar ve deniz kuvvetleriyle desteklediği 25.000 kişilik bir orduyu ülkeye soktu. İsrail Kuvvetleri 19 Mart'ta Litani Nehri'ne kadar ilerlediler. Genelkurmay Başkanı Mordechai Gur, Lübnan'ın güneyinde 6 millik bir güvenlik şeridi oluşturduğunu açıkladı.
İsrailliler bu işgal sayesinde aradıkları su kaynağı olan Litani Nehri'ne de kavuşmuşlardı. İsrail, Lübnan'ın güneyinde güvenlik kuşağının kurulmasında, Saad Haddad komutasındaki Maruni Kuvvetlerini kullanmıştı. 7 Nisan'da BM'in sözde tepkisi nedeniyle geri çekilirken, tampon bölge olarak kullanacağı bu alanı, kuklası Haddad için bir devletçik olarak bıraktı.
"İsrail, 6 millik güvenlik şeridini, burada bulunan Maruni Kuvvetlerini komuta eden Binbaşı Saad Haddad'a terk etti. Saad Haddad, tamamen İsrail taraftarıydı ve bu kuvvetin ihtiyacını İsrail karşılıyordu. Binbaşı Haddad bu bölgede Hür Lübnan'ı ilan edince buradaki BM Barış Gücü daha kuzeydeki bölgelere çekildi. Hür Lübnan'ın toprakları 195 kilometre kare kadardı." (Les Murailles d'Israel, Larteguy, sf.152)


İsrail Yarım Kalan İşini Tamamlıyor: İkinci İşgal
1982'de İsrail, yarım kalan hareketini tamamlamak için yeni bir işgal girişiminde bulundu. Bu girişim için ileri sürülen bahane, İsrail'in İngiltere elçisinin öldürülmesiydi. Fakat işin ilginç yönü, elçiyi öldürerek işgalin bahanesinin oluşmasını sağlayan kişinin Mossad'ın kiralık adamı Ebu Nidal olmasıydı.
"6 Haziran 1982'de İsrail, Lübnan'a girdi. Niyetinin FKÖ üyelerini Lübnan'ın güneyinden sürüp çıkarmak olduğunu açıkladı. Bu hareketini haklı göstermek için de Londra'daki elçisine karşı üç gün önce bir suikast girişiminde bulunduğunu iddia etti.
"...CIA ve çok geçmeden İngilizler, bu nedenin doğru olmadığını öğrendiler. İsrail elçisine saldıranlar FKÖ'den kopmuş olan Ebu Nidal grubundandılar. Ve bu grup Lübnan'da üstlenmiş olan esas FKÖ'yle de savaş halindeydi. İsrailliler yanlış Filistinlilere saldırıyorlardı. Ama Şaron'a göre bu pek de önemli değildi. Birkaç gün içerisinde İsrail ordusu, Beyrut'un dış mahallelerine ulaştı." (CIA ve Gizli Savaşları, Bob Woodward, sf.143-144)

Hayat dergisi, İsrail'in Lübnan'ı işgali sırasında Filistin mülteci kamplarında gerçekleşen katliamı böyle duyuruyordu.
"Lübnan işgalinin, Londra suikasti ile yahut Galilee (Lübnan sınırındaki İsrail bölgesi) üzerine yönetilmiş hayali bir tehditle hiçbir ilgisi olmadığını anlamak için Lübnan hedefini, 'Büyük İsrail' Siyonist projesinin içinde düşünmek yeterlidir." (Siyonizm Dosyası, Roger Garaudy, sf.168-169)
Dönemin İngiltere Başbakanı Margareth Thatcher ise, İsrail'in Lübnan saldırısı için ileri sürülen ilk neden olan suikast ile ilgili olarak, basına şu açıklamayı yapmıştı:
"Suikastin düzenleyicilerinin üzerinde bulunan öldürülecek kişilerin listesinde FKÖ'nün Londra temsilcisi de var. Bu durum şunu gösterir ki katiller İsrail'in iddia ettiği gibi FKÖ tarafından desteklenen kişiler değiller. İsrail'in Lübnan'a saldırmasının bu olaya karşı bir misilleme olduğunu sanmıyorum. İsrailliler savaşı sürdürmek için olayı bahane saydılar." (International Herald Tribune, 8 Haziran 1982)
Kendisine karşı girişilen saldırıları durdurmak için Lübnan'a girdiğini söyleyen İsrail, 6 Haziran günü 90 bin kişilik ordusuyla üç koldan ilerlemeye başladı.
"Lübnan'ın 1982 yazında işgal edilişinin amacı, katliam ve terör yoluyla tüm Filistinli nüfusun dağıtılmasıydı. 1982'deki işgalden önce Ariel Şaron ile Beşir Cemayel farklı zamanlarda Lübnan'daki Filistinli sayısını beş yüz binden, elli bine indireceklerini açıklamışlardı." (Siyonizmin Gizli Tarihi, Ralph Schoenman, sf.66)
İsrail Genelkurmay Başkanı Rafael Eitan da, yönettiği 'Oranim Operasyonu'nun amacının, Lübnan içlerine kadar girerek FKÖ'ye darbe vurmak olduğunu açıklamıştı. İsrail'in tek amacının, karşı eylemlerde bulunan FKÖ'yü dağıtmak olmadığı, sivillere karşı giriştiği yok etme hareketiyle belli oldu. Ayn El Helve, Sabra ve Şatilla'daki Filistinlilerin kamplarında dünya tarihinde eşine az rastlanır katliamlar yaşandı. "İşgal, 6 Haziran 1982 Pazar günü sabah saat 5.30'da yoğun hava bombardımanı ile birlikte başladı. İsrailliler Ayn El Helve'yi çeyrek daire düzeni içinde aralıksız bomba yağmuruna tutup kalbura çevirdiler. Önce hedefin bir çeyreklik bölümü ateş altına alınıyor, sonra öteki çeyreğe geçiliyor, gayet sistemli ve amansız bir biçimde bir çeyrek hedeften çıkarken, öteki çeyrek yeniden hedefe giriyordu. Bombardıman bu şekliyle on gün on gece sürdü. Küme bombaları, sarsma bombaları, yüksek ısılı yangın bombaları ve beyaz fosfor bombaları kullanıldı." (Siyonizmin Gizli Tarihi, Ralph Schoenman, sf.66)

İşbirlikçileri sayesinde Lübnan'I hedeflediği bir kaos otamına sürükleyen İsrail, son darbeyi indirebilmek için askeri kuvvetleriyle Lübnan'I işgal hareketini başlattı.
İsrail'in Lübnan'daki bu temizlik hareketinin baş destekçisi Falanjist Militanlarıyla, Filistinli mültecileri öldürerek Sabra ve Şatilla katliamlarını gerçekleştiren Beşir Cemayel'di. İsrail'in kiralık adamı Beşir Cemayel'in, katliamda öldürülenler hakkındaki düşünceleri de İsrail'inkine paraleldi:
"Filistinliler lüzumsuz bir halk... Her gerçek Lübnanlı, bir Filistinli öldürene kadar durulmayacak." (Going All the Way, Jonathan Randal, sf.188)
"Filistin halkının katledilmesi ve dağıtılması İsrail stratejisinin bir parçasıydı. Bir başka parçası ise; İsrail'in, Ortadoğu'nun finans-kapital merkezi olarak yükselmiş olan Lübnan'ı ekonomik bakımdan çökertmesiydi. 1982'deki İsrail işgalinin ilk aylarında 20 bin Filistinli ile Lübnanlı öldü, 25 bini yaralandı, 400 bini de evsiz kaldı." (Siyonizmin Gizli Tarihi, Ralph Schoenman, sf.71)
"İsrail'in işgali sırasında sadece Beyrut'a atılan bombaların ağırlığı, Hiroşima'yı yerle bir eden atom bombasınınkini kat kat aşıyordu. Okullar, hastaneler özel olarak hedef seçilmişti. Lübnan fabrikalarında üretilmiş bütün demiryolu araçlarıyla, teçhizat ganimet olarak İsrail'e götürüldü. Hatta BM Yardım ve Hayır Servisi mesleki eğitim merkezlerine ait torna tezgahları ile küçük çaplı makinelere kadar herşey yağmalandı. Lübnan'a ait narenciye ve zeytin üretimi tamamen felce uğratıldı. İsrail ihraç mallarıyla rekabet halindeki Lübnan ekonomisi yok edildi. Şeria ve Litani Nehirlerini besleyen akarsular yataklarından saptırıldı ve Güney Lübnan bir İsrail pazarı haline getirildi." (Siyonizmin Gizli Tarihi, Ralph Schoeman, sf.71)
Başkanlığı öncesinde ABD ve İsrail için casusluk yapan Beşir Cemayel, Begin tarafından desteklenerek Lübnan'da Başkanlık koltuğuna oturtulmuştu. Bu vefa borcunu da, İsrail için Lübnan'daki Filistinlileri katlederek ödemeye çalıştı. Ancak, İsrail kendisiyle yüzde yüz iş birliği yapmayanları pek sevmiyordu; Cemayel'in İsrail'le olan ilişkisinde çıkan bazı pürüzler, hayatına mal oldu. Cemayel'in ölümü İsrail'in Lübnan işgalini yayması için de yeni bir basamak olarak kullanıldı.
"İsrailliler için çok az uyumlu olduğu anlaşılan Beşir Cemayel, İsrail ordusunun izni olmadan yanına gidilemeyecek şekilde korunduğu sırada kendi Genelkurmay Karargahı'nda öldürüldü. Bu cinayet İsrail ordusuna Lübnan işgalini daha da yaygın hale getirilmesi için yeni bir fırsat verdi. İsrailliler güvenlik sağlayacaklarını ve karşılıklı hesaplaşmaya engel olacaklarını söylüyorlardı." (Siyonizm Dosyası, Roger Garaudy, sf.168)





İsrail'in Lübnanı işgali sırasında eşi görülmemiş bir yağma gergeçleşti. Devlet daireleri, hastaneler, okulllar yıkılıp tahrip edildi, ortadoğu'nun en güzel şehirlerinden biri olarak bilinen Beyrut bir harabeye döndü. 
Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hâlâ (buna) şahitlik ediyorsunuz. (Bakara Suresi, 84)
İsrail, yakın zamanda kontrol altında tuttuğu bölgeyi Beyrut'a kadar genişletmek amacıyla Lübnan'daki üçüncü işgal hareketini de gerçekleştirdi. Bu harekette diğerlerindeki gibi mümkün olduğunca çok Arabı yok etmeyi amaçlıyordu. Yazar Livia Rokach, İsrail'in Lübnan üzerindeki hareketlerini, İsrail Başbakanı Moshe Sharett'in günlüğünden yararlanarak hazırladığı eserinde şöyle açıklıyor:
"İsrail'in, Lübnan'da on yıldan fazla süren ve kısa sürede aşağılık bir vahşet halini alan sistematik kitle katliamları eşi görülmemiş boyutlardadır. Bu katliamlar hiçbir şekilde haklı çıkarılamaz. Burada sunulan belgelerle İsrail'in kendini ve Lübnan Hıristiyanlarını FKÖ terörüne karşı koruma bahaneleri daha da gülünç ve utanç verici olmaktadır. Bu bahane Batılı iletişim araçları ve hükümetlerince her zaman desteklenmektedir.
İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Yehuda Blum 'Lübnan'daki temel problemler çok önceki yıllara dayanmaktadır. Güney Lübnan'daki durum bu sorunların belirtisi ve yan ürünü olarak görülmelidir.' (The Nation, 15 Eylül 1979) derken, kuşkusuz dünya kamuoyunu küçümsemekte ve kara cahil olduğunu hesaplamaktadır. Temsilci, İsrail'in 'Made in USA' silahlarla, Binbaşı Saad Haddad yönetimindeki İsrail Maruni kuklalarına yaptırdığı kitle katliamını işte böyle nitelendirmektedir." (İsrail Başbakanlarından Moshe Sharett'in Özel Günlüğünden, İsrail'in Kutsal Terörü, Livia Rokach, sf. 89-90)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder